22 Ağustos 2013 Perşembe

 Sakin şehir Akyaka'ya 'altı kat'

     Haber: AYŞEGÜL DURSUN / Arşivi
     Türkiye ’nin dokuz sakin şehrinden (cittaslow) biri olan Akyaka’da 19 dönümlük zeytinlik alanın Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından değiştirilen imar planıyla yapılaşmaya açılması, bölgede ‘betonlaşma’ korkusuyla tepkiye yol açtı. 

    Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka, Türkiye’nin doğal cennetlerinden Gökova’da. Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun
internet sitesinde yer alan bilgilere göre Gökova Özel Çevre Koruma Alanı’nda, Akyaka Belediyesi sınırları içinde yer alan 19 bin 300 metrekarelik zeytinlik alan, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca özelleştirme programına alınarak yeniden imar planı yapıldı. Platform, ön hazırlık ve jeolojik etütler yapılmadan, Şehir Plancıları Odası ile Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü görüşleri alınmadan hazırlanan yeni plana itiraz etti. Platform, bu planla, Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde kalan ve yavaş şehir statüsünde olan Akyaka’da çok katlı yapılaşmanın önünü açmasından endişe duyuyor. İnternet üzerinden başlatılan imza kampanyasında, plan değişikliğinin iptal edilmesi isteniyor.
    Akyaka Yerel Yönetim Platformu, Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e yazdıkları dilekçede doğayı ranta feda ederek büyümeyi öngören imar planlarına tepkilerini dile getirdi. Dilekçede, tüm Akyakalıların ortak yararlanma hakkı olan bu kamusal alanın imar planı yetkisinin Akyaka Belediyesi’ne devri istendi. Alandaki zeytin ağaçlarının yasal korumaya alınması da talep edildi. 
Belediye Başkanı: İtiraz ettik ama reddedildi 

Radikal’e konuşan Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Nalçacı, Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇK) sınırları içinde olan Akyaka’nın imar planı yeniden yapılırken Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün görüşü alınmaksızın konut alanının genişletilmesine itiraz ettiklerini ancak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca reddedildiğini söyledi. Planda yer alan “Yapılara, yapının cephe aldığı yoldan kot verilir” ibaresine de itiraz ettiklerini belirten Nalçacı, arazinin eğimi dikkate alındığında çizilen örnek projelere göre çatı katı dahil altı katlı bina yapılmasının mümkün hale geldiğini anlattı. Nalçacı, Akyaka’nın mevcut planında “Azami kot, bina köşe noktalarının ortalamasıdır” şeklinde bir düzenleme varken, çok katlı yapılaşmayı mümkün kılan kot düzenlemesinin kaygı verici olduğunu söyledi. Mevcut imar planlarında Akyaka’da binaların yüksekliği iki-iki buçuk katla sınırlı tutuluyor.


1 Ağustos 2013 Perşembe

GÖKOVA'DAN GEÇEN ANTİK YOLLAR

Mehmet BİLDİRİCİ

 Tarih boyunca Gökova olarak bildiğimiz ve geniş bir alanı kaplayan bu bölgede önemli tarihi olaylar geçmiştir. Bu tarihi bilgilerden ve çevremizdeki kalıntılardan çevremizden önemli eski yolların geçtiği anlaşılmaktadır. Önemli tarihi olaylar şunlardır:
 M.Ö. 546 yılında Harpagos Komutası'ndaki Pers (İran) orduları bütün Karia Bölgesi içinde bizim yöremizi de Pers İmparatorluğu'na katmıştır. İkinci önemli olay M.Ö. 334 yılında Büyük İskender'in Makedonya Ordusu ile bölgemizin içinden geçmesidir. O zamanlar düzenli yol olmadığından bu güzergahı tespit etmek zordur. Daha sonra Romalı ünlü devlet adamı J. Sezar buradan geçerek Rodos Adası'na gitmiştir.
 Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Büyük Sultan Kanuni Süleyman 1522 yılında Rodos'un fethi için karadan bir sefer düzenlemiş, bu bölgeden orduları ile geçmiştir.
Bölgemizdeki antik yolların Roma döneminde, diğer yollarla birlikte 1. veya 2. yüzyılda yapıldığı kabul edilirse, Kanuni Süleyman'ın bu yolları kullandığı kesindir. Şüphesiz yer yer bakım ve onarım yapılmıştır.
Ula'dan gelen bir yol dağdan, Akyaka'nın yaklaşık 10 km kuzey doğusunda Mersin Pınarı (Çaydere) mevkiinde ovaya inmektedir.
Bol yol üzerinde 1990 yılında iki defa Levent Gölcüklü ile yaptığımız incelemede yolun Çaydere'den Ula'ya doğru yükselmeye başladığı kısımda yaklaşık 3 km lik kısmı sapasağlam durmaktadır. Yolun ortalama genişliği 1.60 m dir. Yolun kaplamasında 30 - 40 cm kalınlığında taşlar kullanılmıştır. Bazı yerlerde kaplamalar bozulmuş bazı yerlerde orijinal halinde bugüne gelmiştir. Yolun enine eğiminin dik olduğu yerlerde 2 m ye varan kuru taştan istinat duvarları vardır. Yolun yakın zamanlara kadar kullanıldığını, amcasının bu yoldan defalarca atla geçtiğini Levent Gölcüklü hatırlamaktadır.
Yolun ovaya indiği kısımda yörede görülen sarnıçların en eskisi kabul edilebilecek tipik bir sarnıç bulunmaktadır. Sarnıççın önünde eski bir çeşme ve çeşmeye ve sarnıca su getirdiği anlaşılan üstü kapalı bir su yolu da dikkat çekicidir. Çeşme yalağındaki taşların düzgün oluşu eski olduğunu belirtmektedir.
Yol ovaya indikten sonra Çıtlık istikametine devam etmekte ve burada etrafı kapalı ve çevre sularının suni göl oluşturduğu mevkiden geçmektedir. Bu mevkide yol 2 m kadar yükseltilmiştir. Burada yerine yenisi yapılan eski bir köprüde bulunmaktadır. Yolun ileride iki ayrıldığı birinin Çıtlık'a diğerinin de Gökova'ya (Kozlukuyu) gittiği belirtilmiştir. Harita çalışmalarda bunu doğrulamaktadır.
Eski yolların Marmaris tarafına gittiğini kanıtlayan, kalıntıda Akçapınar Deresi üzerinde bulunan köprü ayağıdır. Varlığını ilk defa Selim Edhem'den duyduğum köprü ayağı, bugünkü Muğla - Marmaris yolunun Akçapınar Deresi üzerindeki büyük köprünün 399 m deniz tarafındadır. Sadece bir gözü bulunan ve kuzeyde yaklaşım yolunun olduğu köprüde, balıkçılar resimli taşların olduğunu söylemektedir.
Piri Reis'in "Kitabı Bahriye" adlı kitabında körfez sonunda iki su olduğu ve birinin kemerli su olduğu belirtilmektedir. Bu bilgilerden ve yapılış tekniğinden yollarla birlikte, bu köprünün de Roma döneminde yapıldığı kabul edilebilir. Gerçekten köprü ayağı ve yan duvarlarındaki taş işçiliği gayet düzgündür. Ancak onarım gördüğü de kullanılan taşlardan anlaşılmaktadır.
Köprü ne zaman yıkıldı Bu konuda bilgi bulunmamakta ve Akçapınar'da şunlar anlatılmaktadır. 1994 Temmuz'unda beni buraya götüren esmer, yaşlı balıkçı, talihsiz bir gelinin düğün alayı buradan geçerken köprünün yıkıldığını büyüklerinden duyduğunu söylemiştir ...
(Akyaka'yı Sevenler Derneği'nin çıkardığı Bülten için hazırlanmıştır)

GÖKOVA TARİHİ KONUSUNDA KAYNAK KİŞİLER ve ARAŞTIRMACILAR



Ocak 2003

MEHMET BİLDİRİCİ

Araştırmacı, Yazar

Gökova Akyakaya'yı Sevenler Derneği Üyesi
Bir atasözü:
Out kekik, kuşu keklik, olan yere gitme
Out saz, kuşu kaz, olan yere git.
     Bu bölümde Gökova-Akyaka'nın (İDİMA) tarihine ışık tutan, antik çağdan bu güne tarihçi, araştırmacı, ve yazarlar hakkında kısa bilgiler ve onların İdima hakkında yaptıkları yayınlar, tarihi perspektif içinde ele alınmıştır.
İDİMA'DAN GÖKOVA AKYAKA'YA ÇOK ÖNEMLİ OLAYLAR VE BİLİNEN TARİHİ KİŞİLER
İLK İDİMA İSMİNİN GÖRÜLMESİ:
İdima ismi ilk defa M.Ö. 453-452 yıllarında Delos Birliği Vergi listelerinde görülmektedir.


ADINA BASILMIŞ PARA

Bir tarafında tanrı Pan başı, bir tarafında IDUMION ismi görülmektedir. (M.Ö. 5. Yüzyıl ?)
İDİMA'DAN BİLİNEN İLK TARİHİ KİŞİ

PAKTYES (Karialı Yönetici M.Ö. 5.yüzyıl)
İdima ilk altın çağını yaşıyor



İDİMA DELOS DENİZ BİRLİĞİNDE (M.Ö. 452-440)
ISPARTALI AMİRAL LYSANDROS SEDİR ADASINI ELE GEÇİRİYOR (M.Ö. 405)
 
KRAL MAUSOLOS (M.Ö.377-353)
Halicarnassos'da (Bodrum) kral oluyor. Dünyanın 7 harikasından Mausolos anıtını yaptırıyor. Bölgeyi yönetiyor. Kaya mezarların çoğu bu döneme ait, bölgede ikinci altın çağ. Karia'lı olan Mausolos, Karia'yı Helen uygarlığına açıyor.

BÜYÜK İSKENDER (Alexander The Great) ORDUSU İLE GEÇİYOR (M.Ö.334)
Bölgenin kültürel ve siyasi yapısı köklü olarak değişiyor.
Bölge Türk yönetimine kadar Helen uygarlığına açılıyor.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

 Karya'dan Çakırhan'a, AKYAKA

   (Selami Kalay'ın Kaleminden...)
   (5 Temmuz 2013 Yeniasır Gazetesi)
    
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı Akyaka Beldesi, bana göre mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Muğla'ya 25 Km. uzaklıktaki ünlü Sakar geçidine geldiğinizde göreceğiniz manzara karşısında adeta büyüleneceksiniz. Bir yanda her mevsimde başka bir güzelliği sunan Gökova Ovası, öbür yanda mavi yolculuğun değişmez adresi Gökova Körfezi. Yemyeşil çam ormanlarının denizle buluştuğu lacivert koyları ve ovada uzanan ''Okaliptüs Ağaçlı Yolu'' kuşbakışı seyretmenin keyfine varacaksınız. Geçidi iner inmez sağa ayrılan Akyaka tabelasını göreceksiniz.
Akyaka beldesi, yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişi olan antik ''İdyma'' kentine ev sahipliği yapıyor ve antik çağlarda Karya adıyla anılan bölge içerisinde yer alıyor. Bölge, tarih boyunca doğal kaynakları, iklimi, coğrafyası ve elverişli yaşam koşullarıyla, Karyalıların ardından pek çok medeniyetin egemenliği altında kalmış. (Dorlar, Lidyalılar, Persler, Roma, Rhodos, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı). Belde, Osmanlı tahrir (sayım) defterlerinde ''Akabad ve Akova'' olarak isimlendirilirken zaman içinde Akyaka adını almış. Yakın yıllara kadar gözlerden uzak küçük bir balıkçı köyü iken 1970'li yıllardan başlayarak hızla gelişen bir turizm beldesi haline gelmiş ve 1988 yılında ''Özel Çevre Koruma Bölgesi'' ilan edilmiş. Bugün Akyaka'da, turistik belgeli tesisler 2500 yatak kapasitesine ulaşmış. Deniz kenarındaki Orman içi çadır kamp alanı, hem manzarası hem de sürekli esintisiyle kampçılara çok uygun bir ortam oluşturuyor. Kumlu plajı ''Mavi Bayraklı'' ve artık Akyaka bir Cittaslow Kenti.

''MİMARİNİN ŞAİRİ''
Mimarlar Nail Çakırhan'ı böyle anıyorlar. Akyaka denildiğinde ahşap ağırlıklı evler akla geliyor. Ula doğumlu Usta Nail Çakırhan, Ula'nın geleneksel evlerini günümüzün modern mimarisi ile birleştirerek Akyaka'ya özgü bir mimari doku oluşturmuş. Evler, zarif ahşap işçiliğe, bol çiçekli ve ağaçlı bahçelere ve mutlaka Muğla bacalarına sahip. Mimarlık eğitimi almamasına rağmen, geleneksel mimarinin Akyaka'daki ilk örneğini yaptığı kendi evi için 1983 yılında ''Ağa Han Mimarlık Ödülü''nü kazanmış. Yöre insanının yaşantısının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yaptığı evleri bölgenin doğal kaynaklarını kullanarak geliştirmiş. Çakırhan, kendi evinden başka yerel ustalarla birlikte, bir çok ev ve otel yaparak Akyaka'nın mimari ruhunu ortaya çıkarmış. 1986 yılından bu yana aynı tarzda yapılaşma sürerken, Özelleştirme Yüksek Kurulu Akyaka Beldesinin Nazım ve İmar Planı değişikliğini onaylayarak yedi kat görünümünde bina yapımına izin verilir hale getirmiş. İlçe halkı ''Betonlaşmaya Hayır'' yürüyüşünün ardından Belediye öncülüğünde yargı yoluna başvurmuşlar.

DOĞAL GÜZELLİKLER
Akyaka'nın hemen yanı başında ağaçlar ve sazlıklar arasından Gökova Körfezi'ne akan Kadın Azmağı doğal bir akvaryum gibi. Buraya yürüyerek veya teknelerle ulaşmak mümkün. Azmağın serinliği, su altı bitki örtüsü, elinizle tutuverecekmiş hissine kapılacağınız balıkları, kaplumbağaları, üzerinde süzülen ördekleri ve koruma altındaki Su Samurları doğal yaşam ortamını oluşturuyorlar. Ovanın batı kısmı 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak koruma altına alınmış.
Günü birlik teknelerle Gökova'nın muhteşem koylarında yüzmenin tadına varacaksınız. Sabah 10.00'da hareket eden tekneler akşam 18.00'de Akyaka'ya dönüyorlar ve yemek dahil kişi başı 30 TL. ücret ödeniyor. Kandilli, İncekum, Sedir Adası, Lacivert Koy ve Tavşan Adası (Gelibolu Adası)su altı mağaralarında molalar vererek keyifli bir gün geçirmenizi sağlıyorlar.

SEDİR ADASI
Günü birlik teknelerin ve Mavi Yolculuk yapanların mutlaka uğradıkları Sedir Adasında, Kleopatra plajında denize girmenin bazı koşulları var. Adanın kendine özgü kumlarından oluşan plajda terlikle dolaşmak, havlu sermek ve kum almak yasaklanmış hatta denizden çıkışta duş alma zorunluluğu var. Plajda sigara da içilmiyor çünkü kumlar ateşte yanıp bozuluyormuş. Eski adı Kedria olan adaya ilk olarak Dorlar yerleşmiş. Adanın o dönemlerdeki zenginliğini görmek isteyenler için kalıntılar arasında tahtadan yollar yapılmış. Giriş ücreti 10 TL, müze kart geçiyor. Basamakları halen sağlam duran 3500 kişilik tiyatro, Apollon tapınağı, su sarnıç kuyuları, agorası ve büyük kilisesi görülmeye değer.

''DELİ MEHMET'' RÜZGARI

Ege bölgesinin bazı kesimlerinde de duymuştum bu ismi ama yaşamamıştım daha önce. Orman kampındaki çadırımda gece boyu fırtına ile boğuştum denilebilir. Kuzeyden esen rüzgarı hesabı katmadığım için yerim çok korunaklı değildi. Meğerse Marmara bölgesinde oluşan yağış vb. hava değişimleri bu mevsimde Ege'de böyle kuvvetli rüzgara sebep olurmuş. Akyaka yerlilerinin dediğine göre, 3 gün süren Deli Mehmet rüzgarı devam ederse 7 günde bitermiş.
Sahilde teknelerde 5 TL'ye balık ekmek(Mezgit) yerken körfezdeki balıklar hakkında Balıkçı Tufan Deniz Yaşar kısa bilgiler verdi;
''Esas balıkçılığı babam Avni Yaşar yapıyor halen, kırk yıllık balıkçı. Körfezde Lagos, levrek, kefal en çok da mercan ve çipura çıkıyor. Ama eskisi kadar değil, nedense son 7-8 yıldır balık birden kayboldu. Bir ara trol dediğimiz gırgır balıkçılığı oldu o da yavruları falan bitirdi,ondan olmuştur. Biz ''Paragedi'' dediğimiz yöntemle balığa çıkıyoruz. Sepette bin adet iğne oluyor ve 50 metre derine gidiyor.Ayrıca ağla ve canlı balıkla da avcılık yapıyoruz.''

8 Temmuz 2013 Pazartesi

"Roma'yı gör de öl, Gökova'yı gör de yaşa"

Yaşamının önemli kısmını Ege kıyılarında geçirip, yine bu kıyılarla ilgili pek çok eser veren Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı “Roma’yı gör de öl, Gökova’yı gör de yaşa” der. Gökova Körfezi’ni ve onun merkezi sayılan Akyaka’nın güzelliğini anlatmak için bundan başka söze gerek yok aslında. 



Muğla’dan turizmin gözde yerleşimlerine doğru devam eden yolda, muhteşem bir manzara çıkar karşınıza. Sakar Dağı’ndan kıvrıla kıvrıla kıyıya inerken Gökova Körfezi tüm ihtişamı ve çekiciliğiyle eşlik eder tatilcilere. Genellikle Marmaris, Bodrum ve Fethiye gibi ünü sınırlarımızı aşan merkezlere giden yolcular, Gökova’ya sadece bakıp geçerler. Bu nedenle de uzun yıllar saklı kalan Gökova Körfezi ve Akyaka, her anlamda kendini korumayı başarmış. 
Denize akan dağlar nedeniyle kıyılarında düz alan bulunmaması bölgeyi talandan bir ölçüde korumuş. Ama buraları asıl koruyan sanırım Nail Çakırhan’ın mimari başarısı olmuş. Mimari eğitimi olmayan ancak projesini çizip kendi için buralı ustalara yaptırdığı Ula Evi, 1983 yılında Uluslararası Ağahan Mimarlık Ödülü’nü kazanmış. İslam ülkelerinin mimari eserlerine her yıl verilen, son derece prestijli bu ödül sayesinde bölgenin mimarisine dikkat çekerek, korunması için çalışmalara başlanmış. 1988 yılında “Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmiş. Böylece 80’li yılların ikinci yarısında başlayıp 90’lı yıllarda ivme kazanan kıyı talanlarında da kurtulmayı başarmış.
Her ne kadar mimar olmasa da, 1992 yılında, “Mimarlığa Katkı Ödülü” İstanbul Mimarlar Odası tarafından Nail Çakırhan’a verilmiş. Kendi evinden başka, yerel ustalarla birlikte, birçok ev ve otel projesini hayata geçirerek bugünkü Akyaka’nın mimari ruhunun ortaya çıkmasını sağlamış. Bugün Akyaka evlerinin “Çakırhan Mimarisi” ile tanınmasının nedeni de, kendini Gökova’ya adayan ve onu kem ellerden koruyan Nail Çakırhan’a bir gönül borcu olsa gerek.



Sakar Geçidi'nden Akyaka görünüşü...


2 Haziran 2013 Pazar

CANAN TAN'IN "İZ" KİTABINDAKİ AKYAKA ÇOK GÜZEL BETİMLENMİŞ...

*Geride bıraktığımız Sakar Dağı'ndan aşağı doğru dar bir yol üzerinde ilerleyerek Akyaka'ya giriyoruz. Marmaris'e gelişlerimizde Gökova Körfezi'nin her karışında ağacın, yeşilim, çiçeğin coşkusuyla görmeye alışık olduğumuz doğa şöleni, burada da hükmünü sürdürüyor ama, kır çiçeği misali yeşillikler arasında saçılmış farklı mimarideki bembeyaz evleri sayesinde bambaşka bir çehreye bürünmüş olarak...




*Tek katlı, iki katlı, büyük, küçük ev, otel ya da resmi daire olsunlar hepsi de tek elden çıkmışcasına benzer özellikler taşıyan Akyaka evleri, ne Bodrum evlerine benziyor, ne de Marmaris'tekilere. Çıplak birer beyaz yapı olsalar, bu büyüyü yakalayamayacakları kesin. Onları farklı kılan, kapı, pencere, panjur ve balkonlardaki ahşap yoğunluğu ve beyazı, açıklı koyulu kahverengi tonlarıyla yarattığı eşsiz uyum. 



* "Evlerinizi beğendim" diyorum aklımdan geçenlerin üstünü örtmek ister gibi. "Farklı bir mimari tarzı var."
   "Nail Çkaırhan'ın eseri hepsi," diyor. "Hepsi onun elinden çıkmış değil tabi." diye ekliyor. "Ama Akyaka mimarisinin temelini atan kişidir kendisi. Ağahan Mimarlık Ödülü'nü kazandırmıştır ilçemize. Daha önce adını duymuş muydunuz?"
    Nail Çakırhan... Şöyle bir yokluyorum kendim. Yabancı gelmiyor isim, ama çıkaramıyorum bir türlü. 
   "Mimar mı?" diyorum, cehaletimi açığa vurmanın mahcubiyetiyle. 
   "Değil," diyerek gülüyor Mithat Bey. "İlginç olan da bu ya... Mimar olmadan dünyaca ünlü bir mimarlık ödülünü kazanması. Edebiyatla ilgilenen, dergi çıkaran, gazetecilik yapan, Nazım Hikmet'le beraber 1+1 adlı şiir kitabına imza atan, gerçek bir Türk aydını. 1970'te ünlü bir arkeolog olan eşi Profesör Halet Çambel'le beraber Akyaka'ya yerleşiyorlar. Geleneksel mimarinin özellikleriyle günümüz koşullarını buluşturan, çevreyle, doğayla bütünleşen küçük bir ev çıkarıyor ortaya. Hayran kalıyor görenler. Talepler peşpeşe geliyor. Yakın dostları, arkadaşları, ardından da turizmciler... Pıtrak gibi çoğalıyor Akyaka evleri ve 1983'te aklının ucundan bile geçmeyen, dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden birini kucaklıyor Nail Çakırhan. Mimarlık eğitimi almamış, ancak kendi şartlarıyla kendini yetiştirmiş birinin bu ödüle layık görülmesi, akademik çevreleri ayağa kaldırıyor. Mimarlıkta alaylı- mektepli, geleneksel-çağdaş tartışmaları hala sürmekte. Ama bizim gönlümüzdeki en büyük mimar Nail Çakırhan'dır, gerisi boş laf! Vaktiniz olursa, Nail Çakırhan'ın müzeye dönüştürülen evini görmenizi öneririm." 



*"Akyaka'ya gelip de Azmak'ı, Kadın Azmağı'nı görmeden gitmek olmaz."
"Azmak dediğiniz şu karşıdaki, kenarı sazlıklı dere değil mi?" diyerek uzaktan uzağa gördüğüm suyu işaret ediyorum. 
Ağır bir hakarete uğramış gibi, "Akyaka'yı Akyaka yapan Azmak'tır!" diyor Mithat Bey. "Evet, halk dilinde azmak çay, akarsu anlamına gelir ama basite alınacak sıradan bir dere değildir bizim azmağımız."
İki yanında sazlıkların yükseldiği rüya gibi bir su yolu Azmak. Arabadan inip, ahşap zemini kazıklarla suyun dibine oturtulmuş, üzeri hasırla örtülü, büyük bir çardak görünümündeki restorana doğru yürüyoruz. Buradan bakınca, kartpostal gibi görünüyor Akyaka. Azmak kıyısı boyunca manzaraya çeşni katan dev okaliptüslerin, palmiyelerin yanı sıra bodur ağaççıklar ve sazlıklar... Geride Sakar Dağı'nın yamacına yaslanmış yeşilliklerin üzerinde papatya gibi duran  bembeyaz Akyaka evleri...














29 Mayıs 2013 Çarşamba

AKYAKA GEZİMİZDE ÇEKTİĞİMİZ AZMAK FOTOĞRAFLARI

Azmak'ın bitiş noktasında yer alan köprü...

Akvaryum turundan dönen bir tekne...

Bu bloğa ismini veren Akyaka'nın berrak suları :)



27 Mayıs 2013 Pazartesi

ALTERNATİF DOĞA VE SU SPORLARI

      Akyaka konumu ve coğrafyasının getirdiği avantajla meraklılarına bir çok doğa sporunu sunmaktadır. Mevsimine göre bu aktiviteler içinde yer almak mümkün. Zengin yaban hayata zarar verebilecek motorlu su araçlarının kullanımına izin verilmemektedir.




KITESURF – UÇURTMA SÖRFÜ
      3 km’lik sığ ve kumluk sahili, 6 ay boyunca batıdan sahile doğru esen 3-6 bfr sabit rüzgarı ile Akyaka bu sporda dünya standartlarında koşullar sunuyor. Akyaka’da bulunan Rüzgar kitesurf okulu bu sporu öğrenmek ya da böylesine uygun koşulların keyfine varmak isteyenlere tüm imkanları sunuyor.


WINDSURF  – RÜZGAR SÖRFÜ
Koyun tüm motorlu su sporlarına kapalı olması sörfçüler için güvenli bir mekan sağlıyor. Mayıstan Kasıma kadar her seviyedeki sörfçünün keyif alacağı hava mevcut. Yeni başlayanlar için koyun kapalı kısmı çok güvenli. Okulun uzmanlık alanı ise küçüklere eğitim. 6 yaşından itibaren rüzgar sörfüne başlayabilirsiniz.


SEAKAYAK – DENİZ KANOSU
Akyaka’nın azmaklarında yada Gökova’nın tarih dolu turkuaz kıyılarında bir gezinti’ye ne dersiniz. Berrak suyun hemen üstünde deniz kanoları ile yapılan geziler Akyaka’ya gelen her ziyaretçinin muhakkak katıldığı aktivitelerden biri. Günübirlik gezilerin dışında Bodrum-Datça-Akyaka üçgeninde farklı rotalarda 3-5-7 günlük turlar düzenlenmekte. Kışın bile Ege güneşinin sıcacık parlaklığında günübirlik geziler yapılmakta.


BİSİKLET
Gökova’nın köylerinde yokuşu olmayan rahat bir rota, Sakar’ın zirvesinden, Gökova’nın turkuaz sularına muhteşem manzara eşliğinde sportif bir iniş. Akyaka’da kalacağınız bir hafta boyunca hergün farklı bir rotaya pedal basabilirsiniz. Ayrıca Bodrum-Datça-Akyaka üçgeninde haftalık turlar düzenlenmekte.


KAYA TIRMANIŞI
Özellikle Çınar Plajı’nın hemen üst tarafında yer alan kayalıklarda güzel manzaraya karşı açılmış farklı derecelerdeki 7 rota hem eğitime yeni başlayanlar hemde kendini geliştirmek isteyenler için çok uygun. Tüm malzemeler Gökova Rüzgar tarafından sağlanmakta. Akyaka’da yılın 12 ayı bu spor için uygun ortamı bulabilirsiniz.


YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Sakar geçidinin sağında zirvede yer alan gözetleme kulesinin yanında yer alan pisti (950 mt) havalanmak için kullanabilirsiniz. Ekim, Kasım, Nisan, Mayıs rüzgarların en az olduğu ve termallerin keyif vereceği aylar. Akyaka’da henüz profesyonel olarak bu sporu yaptıran yok. Avusturyalı ve Fransız yamaç paraşütçüleri her yıl birer hafta Akyaka’da kalıp Gökova’nın keyfini çıkarıyorlar.



.....ve daha fazlası.






25 Mayıs 2013 Cumartesi

AKYAKA KERME OTTOMAN PALACE& KERME OTTOMAN KONAK

Akyaka'da kalınabilecek bir çok otel ve apart var . Bizim gezimiz sırasında Kerme Ottoman Palace&Kerme Ottoman Konak yönetici ve çalışanlarıyla görüşme şansımız oldu. Oraya sadece Akyaka ve otel hakkında bilgi almak için gittiğimiz halde çok iyi karşılandık ve bize çok yardımcı oldular. 

Akyaka gezimizde bize hem Akyaka ve mimarisi hakkında bilgi veren aynı zamanda da bizimle bu fotografları paylaşan Kerme Ottoman Konak/Palace'tan Hilmi Tekinay, Yusuf Aydın ve Halil Turgut Başyiğit'e teşekkür ediyoruz... 


Edindiğimiz bilgileri aktarmadan önce otelin birkaç fotoğrafını paylaşalım :)













Yaptığımız görüşme de çok keyifliydi, önce Akyaka'dan hakkında edindiğimiz bilgiler;
Akyaka tarihi kaleler sahip antik dönemdeki adı ise İdyma, Muğla'ya belde bağlı temizliği ve denizinin berraklığıyla mavi bayrak almış, Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi  de Akyaka'yı "sakin şehir" seçmiştir. Çınar Plajı' nda hem yüzüp, hem de plajdaki restaurantlar da keyifli yemekler yiyebilirsiniz. Azmak nehri her mevsim 8-10 derecedir. Yüzlerce farklı gözden çıkan suyu ise romatizmaya iyi geliyor. Nehirdeki kefalleri rahatlıkla görebilirsiniz, ayrıca nehirde tereye benzeyen otlar var ve bunlar toplanarak lezzetli mezeler hazırlanıyor. Beldedeki mimari yapıda ise Nail Çakırhan tarzının dışına çıkılmaz. Akyaka'da gece 12 olduğu zaman bütün mekanlar kapanır, saat 23.00 da Marmaris'e giden otobüslerle oradaki eğlence mekanlarına gidilir ve sabah dönülür ve sahil o saatlerde kalabalık olur.  "Ankara'da yaşayan bir çift ise her yıl mutlaka bir hafta misafirimiz olur, bu süreçte ise hiç denize inme gereği duymazlar Azmak Nehri'nin serin sularını tercih ederler" diyerek buraya gelip görenlerin alıştığını ve her yıl mutlaka tekrar görmek istediklerini belirtiyorlar. 

Otel Azmak Nehri kenarında yer alıyor. Akyaka'nın en güzel ve en sakin yerinde...

Otelin bahçesi de en az içi kadar güzel ve huzur verici



Başlarda küçük bir balıkçı kasabası olan Akyaka, spor faaliyetleri ile turizme açılmıştır. VIP oteller oluşmaya başlayınca 12 ayın 6 ayı aktif bir turizm oluşmuş ve bu sürede sürekli güneş görüyor belde beton yığını haline gelmemesi için yapısı korunmaya çalışılıyor. Türkiye'nin en kısa plajına sahip olan beldede yer alan Osmanlı döneminden kalma sarnıçların ise %60'ı hala kullanılabilir durumda. Akyaka 10 gün sıkılmadan kalınabilecek bir turizm beldesi. 




Misafirlerini güzel bir tekne turuna çıkarmak için bekleyen tekneler...




        Mimar Tevfik Toprakçı'nın eseri olan Kerme Ottoman Osmanlı ve Selçuklu mimarisi örnek alınarak ahşap ve çini ağırlıklı olarak han sistemine uygun bir şekilde yapılmıştır. Gelir seviyesine göre her katın tavan süslemesi farklılık göstermektedir. "Kuzuluk" olarak adlandırılan giriş kapısı dar ve alçaktır, nedeni ise mekana eğilerek girilmesini ve oranın sahibine ve mekana saygı gösterilmesini sağlamaktır. Otelde suit, köşe, standart ve dublex olmak üzere dört oda tipi mevcuttur. Havanın soğuk olduğu dönemlerde genel mekan ısıtımı şömineyle yapılır ve bu şömineler bu süre hiç sönmez. 

TAVAN SÜSLEMESİNE ÖRNEKLER





DUBLEX ODA






KÖŞE ODA







STANDART ODA


SUİT ODA






KERME OTTOMAN'IN ÜNLÜ KONUKLARI