24 Nisan 2013 Çarşamba

AKYAKA KADIN AZMAĞI


Akyaka’nın hemen yanı başından ağaçlar ve sazlıklar arasından süzülerek Gökova Körfezi’ne akan Kadın Azmağı doğal bir akvaryum gibi. Bu alan 1.Derece Sit Alanı olarak korunuyor. Azmağın serinliği, şiirsel güzellikteki su altı bitki örtüsü, elinizle tutuverecekmiş hissine kapılacağınız balıkları, kaplumbağaları, üzerinde süzülen ördekleri ve sevimli su sumarları yörenin doğal dokusunu yaşatıyor. 1200 metre uzunluğunda, doğal akvaryum görünümündeki Kadın Azmağı Deresi’nde teknelerle 35 dakikalık azmak turu ise inanılmaz keyifli.


Azmak serinliğinde keyifli yemekler...


Azmağın ev sahipleri :)

Güzel bir Azmak turu...





Nehire 400 farklı gözden gelen suyun sıcaklığı 8-12 derece arasında değişiyor. Nehirdeki suyun yüzde 60’ı bol mineralli sodalı su %40’ı da kaynak suyu. Birçok hastalığa da iyi gelen suda yüzmek size de iyi gelecektir.

Neden mi Kadın Azmağı? Eskiden köylerde su olmadığından kadınlar bu nehire çamaşır yıkamaya gelirlermiş o nedenle Azmak Nehri’ne Kadın Azmağı denmiş. 

22 Nisan 2013 Pazartesi


ANTİK IDYMA, YENİ GÖKOVA


    
    İdyma İlkçağ kenti bugünkü Muğla sınırları içinde Kozlukuyu (Gökova) köyünün kuzeyinde kalan Küçük Asartepesi’nin yamaçlarında kurulmuştur. Şehrin akropolisi kuzeyde sırtını Sakar geçidine vermiştir. Karia’daki birçok şehir gibi bir dağ yerleşimi izlenimini vermektedir; ancak güneyinden geçen Çaydere’den ve denizden uzak olmaması onun çevresini de kontrol altına almasını sağlamıştır. 


Yöre M.Ö. 484 ile 405 yılları arasında Atina Öncülüğünde kurulan Delos Deniz Birliği'nin yönetimine geçmistir. M.Ö. 405 yılında Delos Deniz Birliği'nin son bulmasıyla birlikte Bugünkü adı Sedir Adası olan "Cedrea" Sparta'lı Komutan Dysandros tarafından tamamen tahrip edilmiştir. Kozlukuyu ve İnişdibi mahallesi civarlarında bu dönemden kalma kaya mezarları bulunmaktadır. Ayrıca bu kaya mezarlarının 250-300m yukarısında kentin Akropolisi yer almaktadır.

Gökova köyü’nün kuzeyinde yer alan antik İdyma kenti küçük bir Kar dağ yerleşmesi şeklindedir. Kıyıdan uzak değildir ama aynı zaman da korsanlar tarafından denizden görülmeyecek şekildedir. İdymos nehrinin aktığı vadiyi kontrol edebilmek için güneyindeki Armutalan ve Hisartepe’ye küçük yerleşimler kurmuştur. Zaman içinde Yunanlaşıp Yunanlaşmadığı bilinmemektedir, ancak Yunan şehirlerinin olmazsa olmazı Tiyatro İdyma’nın kurulduğu Küçük Asar Tepe’de hiç var olmamışa benzer. Yamaçta görülen kaya mezarları büyük ölçüde M.Ö. 4. yy.’da yapılmış olmalıdırlar. Eldeki buluntulara göre şehir Roma devrinde terk edilmişe benzemektedir.




Sedir Adası


Adada yer alan 5000 kişilik antik tiyatro
Kleopatra ve Antonius










 




                                                                                                      


Antik Dönemden Kalıntılar

 













20 Nisan 2013 Cumartesi

Akyaka'nın olmazsa olmazı begonviller



 


Akyaka'ya özgü evler

Akyaka beldesi mimari bakımdan son derece özelliklidir ve beldede tek tip mimari zorunluluğu vardır. Bitişik yapılaşma olmayan, Ula'nın eski evleri örnek alınarak günümüzün modern mimarisi ile birleştirilerek Akyaka'ya has bir sentez oluşturulmuştur. Doğal güzelliğe zıtlık yaratmayan içinde ve dışında ahşap işlemeleri bol, yöreye özgü Muğla bacalarıyla iki katlı çiçekli bahçeleriyle evler inşa edilmiştir. 1983 senesinde Ağa Han Mimarlık Ödülü''nü, mimarlık eğitimi olmamasına karşın, kendi yaptığı ve geleneksel mimariyi taşıyan eviyle Nail Çakırhan kazanmıştır.




Nail Çakırhan'ın Evi


Muğla Bacası

























MİMARİ YAPI

1983 yılından bu yana Muğla-Ula evlerinin bir yansıması olan Nail ÇAKIRHAN öncülüğünde oluşan mimari tarzı ile yapılaşması sürmektedir. Binanın konumu ve iç düzenlemesi yörenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yapılmıştır. Küfelerle getirilen tütün yaprakları, evin güneyine bakan kısmında iplere dizilip kargılara asılır, denizden esen meltem rüzgarı eşliğinde kurutulurdu. Oturma odası aynı zamanda yemek odası olarak kullanılır, elmalık denilen raflarda misafir için yatak ve yorgan hazır tutulurdu. Elmalığın hemen altında, ocağın üstünde serpençlik bulunur, kibrit, makas, kandil gibi acil ihtiyaçlar için kullanılırdı. Serpençlik İdyma uygarlığına ait mezar taşlarında kullanılan çizgileri taşımaktadır. Sebzelerin protein değerini düşürmeden kurutmak için sonbaharda trabzanlara asılır, kışlık sebze ihtiyacı karşılanırdı. Pencerelerin çok olması hem güneş ışığından daha çok yararlanmak hem de oturulan yerden dışarıyı rahat görebilmek içindir.
Yöredeki doğal güzelliklerin bugüne kadar korunmasının ana kaynağı, Yörük kültürünün sosyal ve ekonomik yaşantısının doğayla uyum içerisinde olmasıdır. Sosyal ve ekonomik yaşantının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yapılan binalar, Nail ÇAKIRHAN tarafından yörenin doğal kaynaklarından yararlanılarak geliştirilmiştir. Beldede turizm sektörünün hızla gelişmesinden bugüne otel ya da apart olarak yamaçlarda yaygınlaşarak bu yapılar turizme hizmet etmektedir.












AKYAKA HAKKINDA








 
Türkiye’nin en Güney Batı ucundaki  Muğla ilinin sınırları içinde yer alan Akyaka, Gökova körfezinin doğu ucundadır. Marmaris  ile Muğla’yı birleştiren yolun yaklaşık olarak orta noktasında bulunan Akyaka Beldesinin nüfusu kışın 1500 dolaylarında olup, yaz aylarında 3-4 bine ulaşmaktadır.Gökova körfezinin bittiği yerde, 1000 m.lik Sakartepe dağı ile kuzeyden, Gökova ovası ile güneyden kuşatılan Akyaka, bu konumu ile belki de Türkiye’nin en güzel yerlerinden biridir. “Gökova” ovasının sazlıklarına gelen yüzlerce değişik kuş çeşidi ile Akyaka ziyaretçilerine unutulmaz manzaralar sunar.
Antik çağlardan beri üzerinde yerleşim olduğuna inanılan bu topraklarda Akyaka günümüzde yakın yıllara kadar gözlerden uzak küçük bir balıkçı köyü olarak varola gelmiştir. Akyaka’nın “keşfi” ise 1970’lere dayanır.
O yıllarda çok küçük çaplı da olsa, bir turizm faaliyeti başlamıştır.
Çıvar il ve ilçelerden gelen ziyaretçiler ile, büyük şehirlerden kaçanlar, Akyaka’nın bakır doğasına, yazın bile hiç kesilmeyen tatlı meltemine akın etmeye ve yavaş yavaş Akyaka’da yazlık evler, turistik tesisler inşa etmeye başlamışlardır.

Ve sonunda, 1980’lerdeki turizm patlaması ile birlikte Akyaka da bir patlama yaşamış, bugünkü  “turistik belde” görünümünü almıştır. Yerli ve yabancı turistleri Akyaka’ya çeken “atraksıyonlar ” içinde “Kadın Azmağı”nın sevimli konukları olan su samurlarını da (lutra lutra) unutmamak gerekir. Ayrıca Akyaka’nın güneyinde yer alan “Gökova” sazlığının göçmen kuşları, flamingolar ve pelikanlar da Akyaka’ya ayrı bir güzellik katarlar.
 

Akyaka’nın kuzeyindeki Sakartepe ise “yamaç paraşütçüleri” için biçilmiş kaftandır.
 

Ayrıca “Kadın Azmağı” boyunca yer alan  balıkçı restoranlarının ünü bütün Türkiye’ye yayılmış durumdadır.

Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi Akyaka'yı "sakin şehir" seçti.


1 Nisan 2013 Pazartesi